H. İ YAZDI!
"her geçen yıl biraz daha yaşlanıyorum" nereden geldi o ses? 18 yaşında belki şımarık diyeceğiniz bir genç kızdan geliyor bu ses. peki derdi neymiş bu kızın ne diye boyundan büyük laf eder olmuş diyorsunuz, kim bilir belki de haklısınız ama ön yargılarınız beyin hücrelerinizi yıkmadan önce size diyeceğim bir meselem var. korkularımızın gün geçtikçe hayat meşgalesi denen yapay güncellemeler sayesinde artış gösterdikleri söylenir. peki gençler bu korkulardan gereken nasibi alıyorlar mı dersiniz. bilmem; buna siz karar vereceksiniz.. biz gençler önümüze bir örnek almayı, denenmiş kanıların üzerinden gitmeyi pek severiz, bir bakıma bize otlakçı diyebilirsiniz. ama aynı zamanda kendimizi kahraman gibi göstermeye de bayılırız. ama bu küçük mizah gösterimizde bize düşen roller sınırlı. çünkü rolleri dağıtan yönetmen bizi pek de umursamıyor diyelim. bize düşen rolleri hakkıyla yerine getirmemize rağmen gerçek kazananlar ya sahne ya dekor ya da ipe sapa gelmez kurgucular oluyor.
biz de arda kalan korkularla kendimizi avutuyoruz; ama unuttuğumuz bir şey var. bizim bıraktığımız o korkular ilerde mezar taşımızda boy gösteriyor. bir şeyleri atlıyoruz gibime geliyor. belki de durduğumuz yer yanlıştır ya da ne bileyim bu da bir yönetmenin oynattığı korku filmidir, zaman içinde hayat; hayat içinde mizah. her geçen gün oyunun bir kuklası olmak yerine neden uzaktan izlemeyi tercih etmiyoruz? bunu oynatan yönetici biz değiliz niye başka tarlanın ağacını biz suluyoruz. sistem yanlışlığını hiç mi fark etmiyoruz. küçük bir çocuğun elindeki bebeği korumak bize mi kalmış; o bebeğin oyuncak olduğu hiç mi aklımıza gelmiyor, çocuğu korumak varken sahte bir dekor için yanıp tutuşuyoruz. diğer taraftan bu mizah sahnemizi bırakalım da yönetmen kendi oynasın; tek kişilik bebe kadrosu kursun. unutmayın gerçek hayatta ta korkulacak epey konu var. çekilin kardeşlerim bu sahneden çekilin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder